Sayfalar

21 Temmuz 2025 Pazartesi

İlginç Bir Mezuniyet Töreni

 



    









    Deniz'in Torino Üniversitesi İşletme Okulu'ndan (School of Management) mezuniyet töreni, alşılagelmiş mezuniyet törenlerinin dışındaydı. Her şeyden önce, sosyal inovasyon konusunda uzman olan misafir öğretim üyesi bir profesörün (Alex Murdock) bu konuda bir sunum yapması, bizi oldukça şaşırttı. Adeta bir ders gibi, slaytlarla hazırlanmış olan sunum, kendisini sosyal inovasyon konusundaki örnek projelerini de içeriyordu. Sunum, resimde de gördüğünüz bir tavsiye cümlesiyle sona erdi: "GELECEĞİNİZİ TAHMİN ETMENİN EN İYİ YOLU, ONU YARATMAKTIR" 

    Tören bir amfide gerçekleşti. Orta bölmeyi mezunlar için ayırmışlardı. Sağ ve sol bölümlerde ise anne-baba, arkadaş ve diğer misafirler oturdu. Her öğrencinin sanırım 5 misafir getirme hakkı vardı. İsimler önceden öğrenci tarafından bildirilmişti ve salona girişte kontrol edildi.

   Mezunlar cübbe ve kep giymediler. Başlarında önceden çiçekçilere defne yapraklarından yaptırılan bir taç vardı. İsimleri tek tek okundu ve ayağa kaldırılarak alkışlandılar. Ardından geriye sayım yapıldı ve önceden oturacakları yerlere bırakılmış olan sırt çantalarını havaya attılar. Tören burada sona erdi.

    Ardından, her öğrenci kendi çevresiyle dışarıda şampanya ve konfeti eşliğinde küçük birer kutlaması oldu.

    Bu törene katıldığımız için mutlu olduk.

Teneke Kurabiye Dikiş Kutusu ve İncil’den bir Ayet

Kızımın kaldığı evde, ev sahibinden kalan bir dikiş kutusu var. Eskiden kurabiye kutusuymuş -böyle bir kullanımın örneklerine sıkça rastlamışızdır- Kutunun içinde ahşaptan yumurtaya benzer bir nesne var. Buna "dikiş yumurtası" deniyor. Yama yaparken kumaşa düz bir zemin hazırlayıp daha kolay çalışmak amacıyla kullanılıyor. Bunun dışında çeşitli renklerde makaralar, ipliği iğneye geçirmek amacıyla kullanılan bir düzenek vb. her türlü dikiş malzemesi var. Buna benzer bir kutu, bizde de her evde bulunur. Teneke kutunun kapağının iç kısmında İncil'den bir ayet var. İtalyanca yazının tercümesi şöyle:

"Rabbe ait olduğunuz için her zaman sevinçli olun. Tekrar ediyorum, her zaman sevinçli olun. Tüm insanlar sizin iyiliğinizi görsün. Rab yakındadır! Hiçbir şey için kaygılanmayın, ama her durumda dileklerinizi Tanrı'ya dua ederek, yalvararak ve şükranla bildirin. Ve Tanrı'nın her anlayışı aşan esenliği, yüreklerinizi ve düşüncelerinizi Mesih İsa da koruyacaktır"

Dikiş kutusu nasıl benzerse, Kuran'da da aynı mesajı veren ayetler vardır. Bu dikiş kutusu, hayatların benzerliği konusunda da beni düşürdü. Belki ev sahibi kadın, çocuklarının okuldan dönmesini beklerken onların çoraplarını yamayıp söküklerini dikiyordu. Gözü kutunun kapağındaki ayete  takılıyor, kendini şöyle bir toplayıp onu okuyor, iç geçirip "amin" diyordu. Belki inanışının gereği olan sorumluluklarını yerine getirme konusunda rahatsızlıkları aklına geliyor, bundan sonrası için daha iyisini yapmaya karar veriyordu. Kim bilir?

Başka bir ülkede bir süre vakit geçirmenin, ancak oradaki hayatların bunun gibi detaylarının farkına varmakla anlamlı olduğunu düşünüyorum. 
 
Ersen ÖZBAŞARAN

19 Temmuz 2025 Cumartesi

Altan Öymen’in Ölümü

Gazeteci-siyasetçi Altan Öymen'in öldüğünü bugün öğrendim. Bir dönem CHP'nin genel başkanlığını yapmıştı. Ama ben kendisini en çok Nazlı Ilıcak, Kadri Gürsel ve yanılmıyorsam Nagehan Alçı'yla yaptıkları program ile hatırlayacağım. O programlarda Fethullahçıları savunan N. Alçı ve N. Ilıcak'a karşı üslubunu bozmadan fikirlerini savunmasını hiç unutmayacağım. 


Ersen ÖZBAŞARAN

18 Temmuz 2025 Cuma

Dönüyoruz.

Bir hafta geçti gitti. Bu haftaya Torino'nun dışında iki yerde deniz tatili, Deniz'in mezuniyet töreni ve Torino'da az da olsa küçük gezintiler sığdırdık. Şimdi dönüş yolunda, otobüsteyiz. Güzel bir hafta geçti. Şimdi Türkiye'deki gündemimizle yüzleşme zamanı. 

Ersen ÖZBAŞARAN

16 Temmuz 2025 Çarşamba

Kral Vittorio

İtalyanca'da iki sert sesiz harf yan yana geldiğinde ve ikincisi 't' ise, birincisinin de 't' olarak yazıldığına dair bir tahminim var. Örnekler: Optik-Otticia, doktor-dottore. İşte İtalyan Kralı II. Viktoria Emanuele'nin adı da "Vittoria" olarak yazılıyor. Hatta (yanlış görmediysem) 'Emanuele' değil de 'Emanvele'. Resimdeki heykelin yazısını görüntüleyemedim Ancak sanırım öyle, Emanvele. Sanırım yazı dilinin konuşma diline uyarlanması durumu var. 


Ersen ÖZBAŞARAN

Torino’daki Fiat Araba Fabrikası

2 yıl önce geldiğimde içine girme fırsatı bulamamıştım. Fiat'ın tarihi fabrikasının   giriş katı AVM, üst katları da üniversite olarak kullanılıyormuş. Buranın özelliği, üretilen arabaların test sürüşlerinin bina içinde yukarı doğru çıkan sarmal bir yolda yapılıyor olmasıymış. Yol, binanın en üstüne kadar çıkıyor.

Ersen ÖZBAŞARAN

Bogliasco’da Dalgalar


 
Bogliasco'da bir halk plajındayız. Deniz dalgalı, ama temiz. Çakıllı plaj biraz kalabalık ama kendimize bir yer bulabildik. Burası küçük bir komün, yani belediye. Sanırım Genova'ya bağlı. Tarihi bir yer. Nüfusu 4 bin- 5 bin arası. 13. yüzyıldan kalma kiliseleri ve bir Roma köprüsü var. Fotoğraftaki köprü o köprü mü bilmiyorum. Çünkü üzerinden tren geçiyor. Tarihi bir köprünün üzerinde demiryolu olması biraz garip geldi.

Güzel çiçekler, küçük detaylarla güzellik katılmış yapılar, huzur…

Bu kasaba eğimli bir arazi üzerine kurulmuş. Yapılaşma denizden çeşitli yükseklikteki katmanlar üzerinde. Bezdirici yokuşlar yok. İnsanların ulaşımı merdivenler, sokak asansörleriyle desteklenmiş. 

Kaldığımız yer bir yönden yüksek tepeleri görüyor. Tepeler ağaç kaplı ve çeşitli yüksekliklerinde yapılar var. Dağ evleri, villalar, belki kimi otel ya da pansiyondur. Sabah bir helikopter tepelerden birinin zirvesine malzeme taşıyordu. Belki de inşaat malzemeleri.

Güneşlendiğimiz ve denize girdiğimiz kıyıya "kumsal"  demek çok mümkün değil, çünkü çalkıllarla kaplı. Dalgalar kıyıya vurduktan sonra geri çekilirken, bu çakıllar sanki dalgaları alkışlıyormuş gibi bir şakırtı çıkarıyorlar. Hatta bazıları dalgalara duydukları hayranlıktan olsa gerek, bir süre dalganın peşinde denize doğru gidiyor, ama çok kısa bir gidiş oluyor bu. Hemen duruyorlar ve yeni bir dalganın gelip onları tekrar eski yerlerine sürüklemesini bekliyorlar. Dalgalar ve çakıllar arasındaki bu cilveleşme durmadan devam ediyor, çakılların ve daha büyük taşların üzerinde sere serpe uzanmış genç çiftler de buna neşeyle, evet neşeyle eşlik ediyorlar.


Ersen ÖZBAŞARAN